Kanserin kesin tanısı, patolojik inceleme sonucu konulur. Patolojik incelemeler sonrası elde edilen sonuçlar, patoloji uzmanı hekimler tarafından raporlanır. Patoloji raporu, kanser hastasının takip ve tedavisindeki en önemli kriterlerden biridir. Tedavinin eksiksiz ilerlemesi, doğru tedavi seçeneklerinin belirlenmesi ve tedavi sonrasında cevabın değerlendirilmesi aşamalarında özellikle önemli olabilmektedir.

Patoloji Bölümü, kanser tanısı almış hastalar için çeşitli aşamalarda hizmet vermektedir:
• Tanı alan her kanser için pek çok prognostik (gidişatı belirleyici) parametre de patolojik inceleme sonucu belirlenir.
• Hastaya uygulanacak tedavi seçeneklerinin oluşturulmasında ( örneğin meme kanserinde hormon tedavisi ) özel bir takım patolojik inceleme yöntemleri gereklidir.
• Hedefe yönelik tedavilerde tedavi hedefinin belirlenmesi patolojik incelemelerle mümkün olabilmektedir.
• Hastaya bir tedavi verildikten sonra, tedavi yanıtının belirlenmesinde de patolojik inceleme önemli bir kilit taşıdır.
• Dokuda mevcut tümörün tedavi sonrası ne kadar azaldığı, verilen tedaviye cevap oranı objektif olarak değerlendirilmesi için patolojik inceleme gerekli olabilir.
• Kanser tedavisi görmüş bir hastada başka hastalıklar ile kanser ayırıcı tanısı için patolojik inceleme gereklidir.

Hedefe Yönelik Tedavi ve Patolojinin Rolü
Kanser tedavisinde klasik kemoterapi ajanlarından farklı olarak, sadece tümör hücrelerini hedefleyen yeni tedavi seçenekleri her geçen gün artarak kullanılmaktadır. Hedefe yönelik tedavide, kanser hücrelerini tanıyacak ‘reseptör’ler aracılığı ile diğer hücrelere zarar vermeksizin, sadece ilacın hedeflediği hücreler (kanser hücreleri) ortadan kaldırılır, inaktive edilir veya bağışıklık sisteminin o hücreleri tanıması sağlanır. Kanser hücrelerinin hedef olarak belirlenmesini sağlayan moleküler belirteçler, patolojik incelemeler sonucu belirlenir. Bu açıdan, yeni nesil kanser tedavilerinde patolojik inceleme kritik öneme sahiptir.

Patolojik inceleme tekrarlanabilir ve kanserdeki yeni gelişmelerden hastanın faydalanmasına olanak sağlar
Patolojik inceleme sırasında yapılan işlemlerle, biyopsi örnekleri uzun yıllar sonra da değerlendirilebilir özellikte saklanabilmektedir. Böylelikle, gerektiğinde, tekrar inceleme yapmak mümkün olabilir. Bu durum, tanı revizyonlarının yanı sıra, tanı sonrasında geliştirilen tedavi seçeneklerinin de değerlendirilmesi için önemlidir. İkinci görüş alınmak istendiğinde, hastaya ait lam ve blokların ilk değerlendirmenin yapıldığı laboratuvardan alınarak başka bir merkezde incelenmesi talep edilebilir. 

SIKÇA SORULAN SORULAR

Patoloji raporu, kanserli bir hastanın tedavisini düzenlenmesi için gerekli pek çok bilgiyi içermektedir. Sıklıkla tedavi protokolleri patoloji raporunda verilen bilgiler eşliğinde belirlenir. “Tümörün evresi” denilen; gidişatını belirleyecek, davranış şeklini, vücuttaki yaygınlığı ve yayılma yolları gibi çeşitli parametrelere göre hastalığın tedavisi düzenlenir. Yeni nesil, ‘hedefe yönelik tedavi’ adı verilen, kemoterapinin yan etkilerinin azaltıldığı bir takım tedavi seçeneklerinin belirlenmesi için de patolojik incelemeler gereklidir.
Kanser hücreleri, kaynaklandıkları dokuya benzemeye çalışır. Bu benzerlik de ‘diferansiasyon/farklılaşma’ şeklinde ifade edilir ve grade/derece ile tanımlanır. Düşük dereceli tümörler, iyi diferansiye, yani kaynaklandıkları dokuya daha çok benzerken, yüksek dereceli tümörler az diferansiyedir ve kaynaklandıkları dokuya benzerlikleri bazen yok denecek kadar az olabilir. Kanserin evresi ise vücuttaki yaygınlığını tanımlayan bir terimdir. Evre 1 tümörler kaynaklandıkları organda sınırlı iken, evre yükseldikçe vücuttaki yaygınlık artmaktadır.
Hedefe yönelik tedaviye uygunluğun tespiti için moleküler patoloji teknikleri kullanılmaktadır. Hastalık ve mutasyona göre değişiklik göstermekle birlikte ilgili mutasyonların varlığı ya da yokluğunda kimi ilaçlar tedavide kullanılmaktadır. Bu analizler ilaçtan fayda sağlayabilecek hastaları belirlerken aynı zamanda ilacın fayda sağlamayacağı hastaları da tespit etmekte ve bu hastaları ilaçların olası yan etkilerinden korumaktadır.
Kanser hastaları giderek daha uzun yaşamakta ve yıllar içinde yeni tedavi yöntemleri rutin uygulamaya girmektedir. Bu nedenle tümör dokusu hastalar için eskiye nazaran çok daha kıymetli olmaya başlamıştır. Potansiyel olarak her tümörde moleküler patoloji çalışmaları yapılabilir. Ancak bu durumda ileride kullanılabilecek dokunun muhafazasına dikkat edilmelidir. Eğer alınacak sonuç hastanın tedavisini yönlendirici nitelikte değilse (yani klinik endikasyon yoksa) ya da bu analiz etik kurul onaylı bilimsel bir çalışmanın parçası değilse moleküler çalışmalar yapılmamalıdır.
Ameliyat ve biyopsi ile alınan dokular tümüyle tümörden oluşmazlar. Normal doku, nekroza gitmiş ölü doku ya da tümör öncüsü (adenom, in situ tümör gibi) alanlar da içerebilirler. Tümör içinde de alt gruplar oluşmakta ve kimi alt gruplar hastalığın asıl nedeni olup hızlıca büyürken, kimileri büyüme özelliğini yitirmiş olabilmektedir. Tümör patolojisinde yetkin bir patoloji uzmanı mikroskopla tümörün uygun alanını seçmeli ve seçtiği alandaki tümör hücre sayısını ya da yüzdesini belirtmelidir. Bu ön değerlendirmenin yapılmadığı durumlarda yanlış pozitif ya da yanlış negatif sonuçlar alınmakta, tedavi alabilecek hastalar tedavileri alamamakta, tedavi almasında fayda umulmayan hastalar ise gereksiz yere ilaca maruz kalmaktadır.
Uygun tespit ve takip ile parafine gömülmüş (mum blok yapılmış) dokular ve hızlı dondurma ile (-80 C) saklanan dokularda moleküler çalışmalar yapılabilir. Ameliyat ya da biyopsi ile alınan dokuların uygun tespiti (çok çabuk formaldehit solüsyonu içine alınması) bu nedenle çok önemlidir. Yeterli formaldehit ile tespit edilmeyen dokularda otoliz olacağından moleküler çalışmalar sağlıklı olmayacaktır.
Eğer uygun tespit ve takip işlemleri uygulanmışsa, uygun patoloji arşivlerinde saklanan dokulardan on yıllar sonra bile moleküler patoloji tektikleri yapılabilmektedir.
Moleküler patoloji raporları genelde detaylı teknik bilgiler içerir. Mutasyonun var olması ya da yok olması, kimi hastalıklarda tedaviye yanıt verme ihtimalini gösterirken, kimi hastalıklarda o tedavinin verilmemesi gerektiğini belirtebilir. Bu nedenle moleküler patoloji raporlarının hastayı takip eden onkoloji uzmanı hekim tarafından yorumlaması gerekmektedir.
Moleküler patolojide genelde tümörler için kullanılsa da enfeksiyon hastalıkları ve kimlik tayini için de benzer teknikler uygulanabilmektedir.
Moleküler çalışmalarda farklı teknikler farklı özgünlük ve duyarlılığa sahiptir. Bunun için hastaya ve planlanan tedaviye özgü testler seçilmelidir.
Moleküler teknikler için dokular uygun tespit ve takip işlemleri yapılıp, patoloji laboratuvarlarında uygun arşivlerde saklanmalıdır. Eğer başka bir laboratuvara parafin blok (mum blok) taşıyorsanız, bunları oda sıcaklığında (21-23 c) muhafaza etmeniz gerekir
Kanser hastaları için hastanın tanı ve tedavisinde rolü olan tüm doktorların katıldığı, multidisipliner toplantılara ‘Tümör Konseyi’ adı verilmektedir. Kanser tanısının altın standartı olan patoloji de tümör konseylerinin daimi üyesidir. Tanının yanı sıra, prognostik parametreler, tedavi seçenekleri, tedavi yanıtları, hastaya yapılacak ek tetkiklerin kararlaştırılması gibi pek çok noktada patolojinin rolü mevcuttur.